TREN
BASIN ODASIMardin Çıkarması

MARDİN ÇIKARMASI 14.04.2010

Türkiye’nin yürüttüğü “proaktif” ve “çok boyutlu” dış politikanın etkinliğinin önümüzdeki dönemde daha da artırılması amacıyla düzenlenen İkinci Büyükelçiler Konferansı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığında, yurt dışı ve yurt içinde görev yapan iki yüz kadar büyükelçinin katılımıyla 4-8 Ocak 2010 tarihlerinde Ankara’da yapıldı. Konferansın ana teması ise, “Demokrasi, Güvenlik ve İstikrar: Dünyada ve Türk Dış Politikasında 2010’a Bakış” olarak belirlendi. Davutoğlu ve altmış kadar büyükelçi, İkinci Büyükelçiler Konferansı Değerlendirme Toplantısı çerçevesinde, 9-10 Ocak tarihlerinde Mardin’e de adeta çıkarma yaptı. 
Beraberindeki heyet ile Kasımiye Medresesi, Dara antik kenti ve Deyrulzafaran Manastırı'nı da ziyaret eden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu, kızı Hacer Bike ve oğlu Mehmet Davutoğlu ile medreseye ilişkin bilgi aldı. Bakan Davutoğlu, medreseyi ziyaret eden Alman vatandaşı Nasıb ve Rona çifti ile de bir süre sohbet etti. Bakan Davutoğlu, Irak'ta yaşayan Alman turist çift ve çocukları ile hatıra fotoğrafı çektirdi. 
Dara Antik Kenti ziyareti sırasında öğrencilerin Çanakkale türküsünü söylemesinden oldukça etkilenen Davutoğlu, Mardin Valisi Hasan Duruer'e Çanakkale Valisi ile temasa geçerek bu öğrencilerin Çanakkale'de misafir edilmesini sağlaması talimatı verdi. Bakan Ahmet Davutoğlu, daha sonra antik kenti gezerek yetkilerden bilgi aldı. Buradan Deyrulzafaran Manastırı'na geçen Bakan Davutoğlu ve beraberindeki büyükelçiler, Metropolit Saliba Özmen tarafından karşılandı. Davutoğlu, Deyrulzafaran'da bulunan Güneş Tapınağı, vaftiz ve ayin odası ile hayatını kaybeden metropolitlerin bulunduğu odayı gezdi ve manastırın ziyaretçi defterini imzaladı. 
Yurt dışındaki tarihi eserlerin getirileceği sözü 
Deyrulzafaran Manastırı Metropoliti Saliba Özmen, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'ndan yurt dışında bulunan Süryanilerin tarihi eserlerinin Türkiye’ye getirilmesi için yardım istedi. Bakan Davutoğlu, Metropolit Özmen'e yurt dışından Türkiye'ye getirilmesini istedikleri tarihi eserlerin envanterinin çıkarılması durumunda gerekli bürokratik desteği vereceklerini söyledi. Davutoğlu, açıklaması sırasında Filistin'e dönük yardımların da devam edeceğini kaydetti. Bu yönde soru yönelten gazetecilere cevap veren Bakan Davutoğlu, Mısır hükümeti ile birtakım sorunların yaşandığını ve bunların aşılması için de çabalarının devam ettiğini sözlerine ekledi. Öte yandan Bakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, Kırklar Kilisesi'ne bağışta bulundu.

 

Dr. Zeynel Abidin Erdem’den unutulmayacak davet… 


Mardin doğumlu olan TABA AmCham Onursal Başkanı Dr. Zeynel Abidin Erdem, 10 Ocak tarihinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve büyükelçiler onuruna Artuklu Üniversitesi içinde bulunan Atatürk Kültür Merkezi’nde Mardin’in en güzel yemeklerinin sunulduğu bir davet verdi. Mardin Valisi Hasan Duruer, Mardin Belediye Başkanı Beşir Ayanoğlu, Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay ve devlet erkânının katıldığı yemek sırasında bir konuşma yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Sadece Mardin’de değil Türkiye’de de çok önemli işler yapan, aynı zamanda yurt dışında Türkiye’nin ekonomik gücünü yansıtan çok güzel projelere imza atan Dr. Zeynel Abidin Erdem’e bu güzel daveti ve misafirperverliği için candan teşekkürlerimizi sunuyorum. Kendisinin Mardin halkının, gençler ve çocuklar ile beraber bizleri kucaklamasını bizzat müşahede etmekten büyük memnuniyet duydum. Burada yaşayan gençlerin geleceğini aydınlatacak bu güzel üniversitemizi ve Artuklu Üniversitesi’nin yurdunu da inşallah en kısa zamanda tamamlayacaklar. Rektörümüz orada tebessümle bakıyor, biliyor ki yurt olmadan üniversite kurmak çok zor. Ben burada Dr. Zeynel Abidin Bey’e, her zaman hayırseverliği ile tanınan, Mardin’in yetiştirdiği büyük, önemli iş adamı dostumuza teşekkürü bir borç biliyorum” dedi. 
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Dünyada hiçbir ülke, Türkiye kadar insanlık birikimini temsil edici bir niteliğe sahip değil. Türkiye'den böyle bir beklenti var, uluslararası sisteme katılamayanlar, sistemin eşitsizliğinden yakınanlar, bir sesin kendilerine sahip çıkmasını bekleyenler dönüp Türkiye'ye bakıyorlar” diye konuştu.

 

“Mardin'in tarihi, felsefi ve düşünsel derinliğiyle arka planı var” 


İkinci Büyükelçiler Konferansı Değerlendirme Toplantısı kapsamında Mardin'de, Artuklu Üniversitesi'nde bir toplantı düzenlendi. “Türkiye, Orta Doğu ve Dünya” konulu panelde, “Kadim Kültürden Evrensel Düzene” başlıklı bir konferans da veren Davutoğlu, İkinci Büyükelçiler Konferansı’nın, Dışişleri Bakanlığı’nın Ankara'da yaptığı en geniş kapsamlı ilk toplantı olduğunu ifade etti. Mardin'in tarihi, felsefi ve düşünsel derinliğiyle bir arka planının olduğunu söyleyen Davutoğlu, konuşmasının başlığında yer alan “kadim” kelimesinin Mardin için çok uygun olduğunu belirtti. “Çınar ağacı gibi kökleri derinlere gitmeyenlerin gölgelikleri de olmaz. Kökü sığ olanın gölgesi de sığ olur' diye konuşan Davutoğlu, Mardin'in tıpkı Türkiye gibi kökü çok derinde ve geleceği parlak bir şehir olduğunu kaydetti. Davutoğlu, Mardin'de bütün insanlık tarihinin her renginin görülebileceğini ve bu anlamda Mardin için “biblo medeniyet şehri” denilebileceğini söyledi. Bakan Davutoğlu, 2001 yılında Mardin'e yaptıkları bir aile ziyaretini anlattığı konuşmasında, ziyarette yaşadığı duyguları dile getirdi. Davutoğlu, “Mardin'deki her cami, her kilise, her medrese, her mabet o bilinci yansıtır, aynı Kudüs gibi. Kudüs'ün Zeytin Dağı'na gidin ve seyredin, doyamazsınız. Kudüs'ün içinde Mescid-i Aksa vardır, kiliseler vardır, sinagoglar vardır, ama Kudüs insanlıktır, aynı Mardin'in insanlık hülasası olması gibi” dedi. Mardin'in “kadim” kelimesinin en iyi timsali olduğunu yineleyen Davutoğlu, Osmanlı kültürünün en temel kavramlarından birinin kadimlik olduğunu, bu kelimenin başlangıcı bilinmeyecek kadar eski, kökü çok derinlere inen, insanlığın bütün unsurlarını barındıran anlamına geldiğini söyledi.

Davutoğlu, hedeflerinin Mardin'i yeniden bölgenin merkezi şehri yapmak olduğunu ifade ederek, “Her yol Mardin'den geçsin istiyoruz, her kültür Mardin'e uğrasın istiyoruz. Eğer bir gün evrensel anlamda bir düzen kurulacaksa ve o düzene bir felsefe ihtiyacı varsa ki o gün çok uzak değil, mevcut uluslararası düzenin küresel krizlerini aşacak bir çaba sarf edilecekse, bunu yapanların felsefi anlamda Mardin'in ruhunu anlaması lazım” dedi.Osmanlı'yı anlamak için Artukluları da anlamak gerektiğine işaret eden Davutoğlu, Osmanlı'nın bütün bu kültürleri harmanlayarak bir sentez oluşturduğunu, bunun için Osmanlıların da kadim kelimesini kullandığını, Fatih Sultan Mehmet'in de bu çerçevede sultan, hakan, halife gibi unvanların yanı sıra hiç çekinmeden “Kayzer-i Rum” (Rum Sezarı) unvanını da kullandığını söyledi.

 

“Dünyanın yeni bir düzene ihtiyacı var” 


Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dünyanın yeni bir düzene ihtiyacı olduğunu ve bunun da felsefi bir açılımla kurulabileceğini söyledi. Davutoğlu bu yeni düzenin ilkelerinin ilkini, “dışlayıcı değil, içselleştirici bir düzen olma mecburiyeti” olarak belirtti. Bu düzenin hiçbir ülkeyi, milleti, kıtayı, rengi ya da ırkı dışlamaması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, Doğu ve Batı, Kuzey ve Güney denklemlerine dayanmaması, aksine bunların hepsini barındırması gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi üyesi olduğunu hatırlatan Davutoğlu, BM sisteminin de içselleştirici olması, herkesin temsil edildiğini hissetmesi gerektiğini bildirdi. Davutoğlu bu ilkenin en çarpıcı örneğini Türkiye'nin oluşturduğunu belirterek, Türkiye'nin bütün kültürlerin kadim zenginliğini temsil ettiğini kaydetti. Davutoğlu, “Dünyada hiçbir ülke, Türkiye kadar insanlık birikimini temsil edici bir niteliğe sahip değil” diye konuştu. Bakan Davutoğlu, yeni düzenin ikinci ilkesinin “katılımcılık” olduğunu anlatarak, uluslararası sistemin ancak ve ancak katılımcı olduğu zaman yaşayabileceğini belirtti. Davutoğlu bu çerçevede, BM'nin de sadece daimi üyelere dayalı bir işleyiş içinde olmasının yeterli olamayacağını, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan siyasal denklemlere dayalı yapıların artık geçerliliğini yavaş yavaş kaybettiğine dikkat çekti. Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin AB'yi stratejik bir hedef olarak tespit ettiğini, ancak diğer bölgelerle olan bağlarını ihmal etmediğini, bu bölgelerin uluslararası düzende yeterli derecede temsil edilemediğini ve bundan yakındıklarına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye'den böyle bir beklenti var, uluslararası sisteme katılamayanlar, sistemin eşitsizliğinden yakınanlar, bir sesin kendilerine sahip çıkmasını bekleyenler dönüp Türkiye'ye bakıyor. Onun için Başbakan Erdoğan'ın Filistin konusundaki çıkışı ve haklı feryadı sadece Orta Doğu'da değil, bütün dünyada yankı buldu. Ortaya koyduğumuz vizyonla Orta Doğu'da yeni bir sesin, üçüncü bir yolun, farklı bir vizyonun sözcüsü oluyoruz.” Hedeflerinin Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa'nın sınır şehirleri gibi köşede kalmış şehirler olmaktan çıkarak, Gaziantep'in Halep'le, Mardin'in Musul'la, Halep'in Lazkiye ile buluşması olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu entegrasyon sağlandıkça, büyük farklılıklar gibi gözükenlerin aslında büyük farklılıklar olmadığının görüleceğini bildirdi.

 

“Eşitliğe dayalı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekiyor” 


Davutoğlu, “Birileri oraya sınır çizdi diye bu sınırların kalıcı olacağını kimse düşünmesin. Tabii ki sınırlara saygı göstereceğiz, ama dostluk içinde, aynı Avrupa oluşum sürecinde olduğu gibi bu sınırları anlamsızlaştıracağız. Bu sınırları duvar olmaktan çıkaracağız, gerçek anlamda kapı haline getireceğiz. Kapı girmek içindir, kapı açıktır, duvarı açamazsınız” diye konuştu. Ahmet Davutoğlu, bölgede barış istediklerini belirterek “Kimseye hükmetme niyetinde değiliz, kimsenin de bize hükmetmesine izin vermeyiz. Ama kuracağımız düzenin herkesin eşit olarak katıldığı bir düzen olmasına önem vereceğiz. Evrensel düzenin de bu katılımcı ilkeyi benimsemesini bekliyoruz” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yeni düzenin üçüncü ilkesinin, “sentezcilik” olduğunu kaydederek, düzenin birçok rengi bir araya getirince bir anlam ifade ettiğini, mutlaka farklılıkları barındırması gerektiğini anlattı. Davutoğlu, “Hedefimiz insanlığın birçok birikimini bir araya getiren, onları bir sentez, bir harman halinde gören, yeni bir felsefi yaklaşımın sözcüsü olmak ve bu felsefi yaklaşımı dış politika alanına yansıtmak” diye konuştu. Evrensel düzenin kadim kültürden alması gereken bir başka dersin, “eşitliğe dayalı bir yaklaşım benimsemesi” olduğunu belirten Davutoğlu, katılımcı, içselleştirici, harmanlayıcı, bütünleştirici, eşitlikçi bir uluslararası düzene ihtiyaç olduğunu söyledi. Davutoğlu, Türkiye'nin olağanüstü bir tecrübesi bulunduğunu ve içinden gelen tarihe güvendiğini ifade ederek, “Mardin'in ruhu, Türkiye'nin ruhudur, Türkiye'nin ruhu da gelecekte uluslararası düzenin ruhunu, merkezini teşkil edecektir” dedi.